8 Mart Dünya Kadınlar Gününü Kutladık

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ETKİNLİĞİ
(2018)
HACIBEKTAŞ

1908 Yılında 8 Mart sakin bir Newyork günüydü
Koton fabrikasında
Önce kulaktan kulağa fısıltıyla
Sonra yükselen sesle kadınlar
“Hep birlikte iş bırakıyoruz
Çok çalışıp az kazanıyoruz” dediler
Patron şaşkın yöneticiler şaşkın
Baskı yapıp susturmak istediler.
Kilitlediler kapıları fabrikaya hapsettiler
Yürekleri yangın gönülleri kırgın
Geçim derdindeydi kadınlar
Dinlemedi patron baskıyı artırdılar
Nereden ve nasıl çıktığı bilinmeyen alevler
Bir anda sarınca fabrikayı
Kapıları açamayan ve de kaçamayan
129 kadının umutları tükendi
Çaresizlik içinde büyüdü gözleri
Acı et kokuları içinde kesildi nefesleri
Yıllar sonra birleşmiş milletlerde 1977 de
Ele geldi dile geldi bu konu
Ders olsun emek sömürülmesin istendi
Her yıl 8 Mart emekçi kadınlar günü olsun dendi
İşte böyleydi acıklı ve düşündürücü öykünün sonu
Kadını toplumdan dışlayan anlayış;
Akıl bilim adaletten yoksun ülkelerde
Padişahlar, krallar sürerken saltanatı
Asırlarca öne çıktı kök saldı.
Anaların, eşlerin, kızların, bacıların
Yüreklerinde umutsuz bir bekleyiş ve acı vardı.
Kadın ikinci sınıftı, etrafına duvar örüldü
Sövüldü
Dövüldü
Öldürüldü
Yalnız cinsel obje olarak görüldü.
Fiziki şiddet, aşağılama yetmedi.
Ekonomik şiddet de eklendi kadına.
Bencil, çıkarcı,cahil erkek egemenliği adına.
Kimileri’de din adına kadına hükmettiler,
Hz Peygamber’in cennet müjdelediği anaları
Evlerine hapsettiler.
Kadını emeğini sömüren Şahlar, Şahbaz beyler
Efendiler
“Evde otur, yemek pişir, çocuğa bak,erkek içine çıkma” dediler
Erkeklerin kadına bakışı ve aşkı buydu
Babalar, kocalar oğullar onlara böyle kıydı.
Toprak ana içten içe kurumuş yarılmıştı
Uygarlık ufkunun bulutları çoğalmış kararmıştı,
Yağmurun yağması güneşin ışıkları bekleniyordu.
O güneş19 Mayıs’ta Samsundan doğdu.
“Önce vatan” dedi kurtarılmalıydı vatan, kurtarılmalıydı ulus,
Emperyalistlerin işgalinden vede işbirlikçilerin şerrinden
Tek adam bir yandan düşmanı söküp atarken bir yandan’da geleceği düşünüyordu
1921’de savaşın ortasında kadınları anma günü düzenliyordu.
Kadın anaydı, kadın vatandı birlikte kurtarılmalıydı.
Kahramanlık destanı yaratan bu ulus kadınlarıyla omuz omuza yiğitçe savaştı. Nazım Hikmet yazdığı
Kuvai Milliye destanında “ve kadınlarımız bölümünü” şöyle anlattı.
“Ayın altında kağnılar gidiyordu
Kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon’a doğru
Toprak öyle bitip tükenmez
Dağlar öyle uzakta
Sanki gidenler hiçbir zaman
Hiçbir menzile erişemeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşeden tekerlekleriyle
Ve onlar
Ayın altında öküzler
Başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi ufacık kısacıktılar
ve pırıltılar vardı hasta, kırık boynuzlarında ve ayakları altında akan
toprak
toprak
Ve topraktı
Gece aydınlık ve sıcaktı
Ve kağnılarda tahta yataklarında
Koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı
Ve kadınlar
Birbirlerinden gizleyerek
Bakıyorlardı ayın altında

Geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerler ölülerine
ve kadınlar
Bizim kadınlarımız:
Korkunç ve mübarek elleri,
İnce, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
Anamız, avradımız, yarimiz
Ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
Ve soframızdaki yeri
Öküzümüzden sonra gelen
Ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
Ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
Ve karasabana koşulan
Ve ağıllarda
Işıltısında yere saplı bıçakların
Oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
Kadınlar
Bizim kadınlarımız
Şimdi ayın altında
Kağnıların hartuçların peşinde
Harman yerine kehribar başaklı sap çeker gibi
Aynı yürek ferahlığı
Aynı yorgun alışkanlık içindeydiler
Ve onbeşlik şarapnelin çeliğinde
İnce boyunlu çocuklar uyuyordu
Ve ayın altında kağnılar
Yürüyordu Akşehir üstünden Afyon’a doğru”
Büyük usta kuvai milliye kadınlarını nede güzel anlatmış.
Düşman kovuldu yeni bir devlet kuruldu, son vatan topraklarının adına
Türkiye Cumhuriyeti Devleti adı verildi.
Cumhuriyet, Laiklik, demokrasi insan haklarına saygılı,
Sosyal hukuk devleti temellerine tek adam tarafından oturtuldu.
Devrimler arka arkaya sıralanırken
3 Mart 1924’de Cumhuriyetin teme taşlarından 3 yasa çıkartıldı.
Bu yasalar, yaşama can oldu kan oldu;
Kaldırılınca halifelik ümmet, ulus, kul özgür birey oldu,
Kadın erkeğinin yanında onurluca yer buldu,
Gönüller çiçek açtı sevgiyle doldu.
Din işleri bakanlığı kaldırıldı,vicdanlar özgürleşti.
Tanrı ile kul arasındaki aracılık sona erdi,
Tanrı kadının da erkeğin de yüreğinde en saygın yere geldi
Vede
Öğretim birliği yasası ile, çağdaş okullar açıldı ,
Kızlar erkeklerle aynı okulda aynı eğitimi alınca ulusal doku köklendi,
Birlik beraberlik şekillendi,kadın erkek eşitlendi.

1926 yılında taassubun kaleleri birer birer yıkılırken
Medeniyet ufkuna açılan yelken ,
Dalgaları deryaları bir bir aşıyordu.
Tek eşli evlilik getirilince;
Çok evli erkeklerin dünya görüşü alt üst oluyor,
Kafaları karışıyordu.
Sosyo kültürel yapıdaki bu devrimle sevdalar tek yürek olup atıyordu.
Artık kadın
Evinin ve eşinin tek kadını olmanın mutluluğunu yaşıyordu.
1930 yılında kadın erkek eşitliği siyasi yaşamda da uygulandı,
Neden kadınlar oy kullanmıyordu sorgulandı
Ve de
Anamız, bacımız,yarimiz,kızlarımız,
Erkekler gibi muhtar seçimlerinde oy kullandı.
Bir adım daha ileriye gidilerek eşit insan olma yolunda başarı sağlandı.
1934 yılında
Avrupa’da bir çok devlet’de kadınlar seçme ve seçilme hakkına sahip değilken,
Türkiye’de
Atatürk en önemli devrimlerinden birini daha yaptı
“kadınlar sandığ” dedi.
Davullar çaldı,horanlar tepildi ,halaylar çekildi ,gönüller gönüllere bağlandı,
Siyasi alanda tam eşitlik sağlandı.
Coşkuyla yasa çıkartıldı kadınlar artık seçecek ve de seçilecekti.
1935 yılında genel seçim yapıldı kadınlarımız seçtiler seçildiler.
18 millet vekili ile TBMM’ne girdiler,
Yurdun ve ulusun gelişip kalkınması için
Yasama görevlerinde bizde varız dediler.
Artık aşılıyordu dağlar geçiliyordu denizler ırmaklar,
Uygarlık yolunda erkeklerle bir olup koşuyordu kadınlar
Yaşlılar, gençler, çocuklar koşuyordu.
koşuyordu,
koşuyordu.
Cumhuriyetin kazanımları ile aşkla koşuyorlardı.
Cumhuriyetin kadını;
Mirasta, tanıklıkta, nikahta, evlilikte,
Sosyal yaşamda, kültürde, sanatta, sporda her alanda,
Yasalarla güçlendi ve de bilinçlendi.
Devlet kurumlarında ve özel sektörde de çalışıp ekonomik özgürlüğüne ulaştı.
Başarılara katkı koydu gelişip kalkınmaya imza attı.
Güneş doğmuştu bir kere kara bulutlar parçalanmıştı.
Başaklar doldu, ağaçlar yeşerip meyve veriyordu.
İki elin sesi çıkıyordu iki ayak güçleniyordu ,
İki insan onuruyla dimdik duruyordu.
Duruyordu ya
Yıllar yılları kovaladı
Silkindi meczup vede yobaz
Durmadı bağnaz

Akıl ve bilim yoksunu vicdanı körleşmiş soğan erkekleri,
Kadınlarımıza karabasan oldular fırsatları kovaladılar.
Dövdüler
Sövdüler
Öldürdüler
Ellerini kanla yıkayıp ovaladılar.
Kimi sevgili, kimi eşti, kimi baba amca dayı kardeşti.
Bu çağda bu devirde yaptıkları vahşetti.
Yalnız 2017 yılında neler yaptılar kadınlara neler
Bakınca aynaya
Bakınca insan yüzüne utanmadılar bu nesneler,
409 olmuştu erkeklerce öldürülen kadın sayısı.
Ya sapıklar boş dururmu
Kız çocuklarına cinsel istismarlar 376’yı bulmuştu
Tecavüze uğrayanların sayısı 101
Ozanın söylediği dert bitmemişti.
2017’deki bu sayıları alt alta yaz topla,
Yanlış’mı diye yan yana yaz yeniden topla
Aynı acı aynı keder.
Haydi kadınlar hep bir ağızdan haykıralım
Yeter
Yeter
Yeter
Haydi kadınlar çok çalışıp daha çok dayanışın
Onurla, yiğitlikle, demokratik yolla yılmayın savaşın
-TBMM’de 550 millet vekilliğinin 75 sizsiniz yarısına ulaşın
-27 kişilik Bakanlar kurulunda 3 kişisiniz yarısını geçin
-81 ilin valisinden 2 si kadın 40’nı alın
-1351 belediye başkanının yüzde 7 si kadın 30 büyük şehir belediye başkanının 2 si kadın yarısını kazanın.
-7 yüksek yargı organının birisi kadın yarısını geçin
-176 üniversitenin 17 kadın rektörü var yarısına uzanın

Atatürk’ten aldığınız güçle başarırsınız inanın.
Gününüz kutlu, umudunuz güçlü, başarınız övünçlü olsun
Sağlıkla kalın hoşça kalın                                                   11.Mart.2018

ALİ RIZA SELMANPAKOĞLU